Kaygusuz Abdal’ın (1342-1444) asıl adı Alaeddin Gaybî’dir. Alâiye Sancak Beyi Hüsameddin Mahmud Beğ’in oğludur. Horasan alp-erenlerinden Abdal Musa’ya 18 yaşında intisap etmiş ve şeyhine kırk yıl hizmette bulunmuştur. Onun, manzum, mensur ve manzum+mensur karışık yirmi civarında eseri bulunmaktadır. Ve O’nun bu eserleri üzerindeki çalışmalarım 52 yıldan bu yana devam etmektedir. Bugüne kadar birkaçını neşrettim. Bu cümleden olarak rahmetli hocalarımızdan Prof. Dr. Şükrü Elçin ve Prof. Dr. Mehmet Kaplan beyler bendenize bu konuda;
‘Abdurrahman Bey, Türk Edebiyatında yeni bir Yunus yarattınız, bunu iyi değerlendirmek lazımdır, bizler bunu çok iyi biliyoruz. Öyle ise lütfen en kısa zamanda Kaygusuz’un bütün eserlerini hatası ve sevabı ile neşrediniz’ diye teşvik ettiler. Ayrıca zaman zaman pek çok sevgili dostlarım da;
‘Hocam, Kaygusuz üzerinde bir ömür boyu ilk çalışan, O’nun eserlerini ilk tespit eden, ilk bulup ilim âleminin istifadesine sunan sizsiniz, bu konuda elinizde en kıymetli nüshalar ve geniş bir birikiminiz var. Niçin bunları neşretmiyorsunuz?’ diye âdeta bendenizi zorladılar. İşte ‘hocalarımın, dostlarımın bana bir vasiyeti’ gibi kabul ettiğim bu emir ve teşviki sonucunda O’nun eserlerinin tamamını neşretmeye karar verdim. Burada hatalar görülürse dostlarımız ve arkadan gelen güzel insanlar düzeltsin diye düşündüm.
Bilindiği gibi, Gülistan denilince, ilk akla gelen Sa‘di-i Şirazi (1184-1292)’nin Gülistanı’dır. Çünkü Sadi-i Şirazi, Fars edebiyatının üç büyüklerinden Firdevsi ve Hafız’la beraber anılır. Denilebilinir ki Sa‘di, ilim ve irfan gülistanı, Hafız da bu gülistanın şakıyan bülbülüdür. Sa‘di-i Şirazi ’nin Gülistan’ı, Türk yazar ve şairlerini de etkilemiştir. Bu cümleden olarak eserin Farsçası da bazı Türk mütefekkirleri tarafından bile ezberlenmiştir. Türk edebiyatında Sâdi’nin Gülistan’ı, Seyf-i Serayi tarafından 1391’de Kıpçak Türkçesi’ne tercüme ediliştir.
Bizim yıllar evvelinden Kaygusuz üzerindeki çalışmamızda asırlardır rafların arasında kalan ve takriben 1380’lerden 1975’li yıllara kadar pek haberdar olamadığımız büyük Türk-İslam mutasavvıfı, şair ve nasir Alâeddin Gaybî (Kaygusuz Abdal)’ın Gülistan adlı İLK TÜRKÇE TELİF bir eserini tespit etmiş oluyorduk. Fakat günümüze kadar bu eser hakkında kimsenin haberi bile yoktu. Gördük ki bu eser, Türk edebiyatında bir ilk ve yeni bir çığır açıyordu. Bilimsel boyutu itibariyle de Sadi’den de farklıydı. Çünkü Kaygusuz’un Gülistanı, konusu itibariyle; ‘Kıssa-ı Enbiya, tasavvuf, dil, tarih, kültür, astronomi, dünyanın yaradılışı, edebi biçim farklılıkları, Türkçe sevdası, Hz. Muhammed aşkı... vb. değerler ölçütü içinde zengindi.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 258,75 | 258,75 |
3 | 94,25 | 282,76 |
6 | 49,76 | 298,57 |
9 | 34,93 | 314,41 |
12 | 27,52 | 330,19 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 258,75 | 258,75 |
3 | 94,25 | 282,76 |
6 | 49,76 | 298,57 |
9 | 34,93 | 314,41 |
12 | 27,52 | 330,19 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 258,75 | 258,75 |
3 | 94,25 | 282,76 |
6 | 49,76 | 298,57 |
9 | 34,93 | 314,41 |
12 | 27,52 | 330,19 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 258,75 | 258,75 |
3 | 94,25 | 282,76 |
6 | 49,76 | 298,57 |
9 | 34,93 | 314,41 |
12 | 27,52 | 330,19 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 258,75 | 258,75 |
3 | 94,25 | 282,76 |
6 | 49,76 | 298,57 |
9 | 34,93 | 314,41 |
12 | 27,52 | 330,19 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 258,75 | 258,75 |
3 | 94,25 | 282,76 |
6 | 49,76 | 298,57 |
9 | 34,93 | 314,41 |
12 | 27,52 | 330,19 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 258,75 | 258,75 |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |
12 | - | - |
Kaygusuz Abdal’ın (1342-1444) asıl adı Alaeddin Gaybî’dir. Alâiye Sancak Beyi Hüsameddin Mahmud Beğ’in oğludur. Horasan alp-erenlerinden Abdal Musa’ya 18 yaşında intisap etmiş ve şeyhine kırk yıl hizmette bulunmuştur. Onun, manzum, mensur ve manzum+mensur karışık yirmi civarında eseri bulunmaktadır. Ve O’nun bu eserleri üzerindeki çalışmalarım 52 yıldan bu yana devam etmektedir. Bugüne kadar birkaçını neşrettim. Bu cümleden olarak rahmetli hocalarımızdan Prof. Dr. Şükrü Elçin ve Prof. Dr. Mehmet Kaplan beyler bendenize bu konuda;
‘Abdurrahman Bey, Türk Edebiyatında yeni bir Yunus yarattınız, bunu iyi değerlendirmek lazımdır, bizler bunu çok iyi biliyoruz. Öyle ise lütfen en kısa zamanda Kaygusuz’un bütün eserlerini hatası ve sevabı ile neşrediniz’ diye teşvik ettiler. Ayrıca zaman zaman pek çok sevgili dostlarım da;
‘Hocam, Kaygusuz üzerinde bir ömür boyu ilk çalışan, O’nun eserlerini ilk tespit eden, ilk bulup ilim âleminin istifadesine sunan sizsiniz, bu konuda elinizde en kıymetli nüshalar ve geniş bir birikiminiz var. Niçin bunları neşretmiyorsunuz?’ diye âdeta bendenizi zorladılar. İşte ‘hocalarımın, dostlarımın bana bir vasiyeti’ gibi kabul ettiğim bu emir ve teşviki sonucunda O’nun eserlerinin tamamını neşretmeye karar verdim. Burada hatalar görülürse dostlarımız ve arkadan gelen güzel insanlar düzeltsin diye düşündüm.
Bilindiği gibi, Gülistan denilince, ilk akla gelen Sa‘di-i Şirazi (1184-1292)’nin Gülistanı’dır. Çünkü Sadi-i Şirazi, Fars edebiyatının üç büyüklerinden Firdevsi ve Hafız’la beraber anılır. Denilebilinir ki Sa‘di, ilim ve irfan gülistanı, Hafız da bu gülistanın şakıyan bülbülüdür. Sa‘di-i Şirazi ’nin Gülistan’ı, Türk yazar ve şairlerini de etkilemiştir. Bu cümleden olarak eserin Farsçası da bazı Türk mütefekkirleri tarafından bile ezberlenmiştir. Türk edebiyatında Sâdi’nin Gülistan’ı, Seyf-i Serayi tarafından 1391’de Kıpçak Türkçesi’ne tercüme ediliştir.
Bizim yıllar evvelinden Kaygusuz üzerindeki çalışmamızda asırlardır rafların arasında kalan ve takriben 1380’lerden 1975’li yıllara kadar pek haberdar olamadığımız büyük Türk-İslam mutasavvıfı, şair ve nasir Alâeddin Gaybî (Kaygusuz Abdal)’ın Gülistan adlı İLK TÜRKÇE TELİF bir eserini tespit etmiş oluyorduk. Fakat günümüze kadar bu eser hakkında kimsenin haberi bile yoktu. Gördük ki bu eser, Türk edebiyatında bir ilk ve yeni bir çığır açıyordu. Bilimsel boyutu itibariyle de Sadi’den de farklıydı. Çünkü Kaygusuz’un Gülistanı, konusu itibariyle; ‘Kıssa-ı Enbiya, tasavvuf, dil, tarih, kültür, astronomi, dünyanın yaradılışı, edebi biçim farklılıkları, Türkçe sevdası, Hz. Muhammed aşkı... vb. değerler ölçütü içinde zengindi.