“Bir insanı bebekliğinden itibaren gözlemlemek; tıpkı yeni tomurcuklanan bir çiçeği gözlemler gibi, taçyapraklarının başta birbirlerine sımsıkı sarılışlarını, sonra her birinin doğallıkla gevşeyip yayılışını ve çiçek oluşunu, yani bir çiçeğin ömrünü anbean gözlemler gibi gözlemlemek muhteşem bir şey olmalı; gözlerde, dudakların iki kenarında durmaksızın biriken deneyimleri, kaşlardaki sarkmayı, kalpteki, ruhtaki ağırlaşmayı, bel ve göğüs çevresindeki kalınlaşmayı, yaşlılıktan değil, sırf hayatı ihtiyatla yaşamaktan yavaşlayan adımları; tüm bunları gözlemlemek, tüm bunları fark etmek muhteşem bir şey olmalı; gözlemleyenin, tanık olanın duyduğu haz, gözlemlenen ile gözlemleyen, fark edilen ile fark eden arasında görünmez bir ırmaktır ve ben pek çok yönden sevginin tanımı olan bu görünmez ırmaktan yoksun bir hayatın daima eksik kalacağına, asla tamamlanamayacağına inanıyorum. Beni kimse gözlemlemedi, beni kimse fark etmedi, ben kendi kendimi gözlemledim ve fark ettim; o görünmez ırmak benden bana aktı. Çaresizliğime isyan ederek, çaresizliğimden sevdim kendimi, çünkü elimde bundan başka bir şey yoktu. Böyle bir sevgi iş görür, ama sadece iş görür, sevgilerin en iyisi değildir; rafta çok uzun süre bekleyip ekşimiş bir yiyeceğin, yendiğinde insanın midesini yakan bir yiyeceğin tadı vardır bu sevgide. Ama iş görür, iş görür çünkü yerini alacak başka bir şey yoktur; iş görür, ama kesinlikle önerilmez. “
İskoç-Afrikalı karışımı baba ile Karayipli bir anneden doğma Xuela Claudette Richardson, Karayipler'de geçen ömrünün yetmiş yıllık bir dökümünü çıkarır bu romanda.
Xuela, doğumu esnasında annesini kaybetmiştir. Önce bir sütanneye verilir. Yedi yaşındayken yeniden evlenen babası tarafından tekrar eve getirilip sonrasında yine başka bir ailenin yanına gönderilir. Bir çocuk, bir genç kız ve bir kadın olarak sömürge altındaki ülkesinde geçen yaşamı doğal olarak sıradan bir yaşam olmayacaktır.
Mülksüzleştirilmişlerin kulak tırmalayıcı dili diyebileceğimiz bir dil kullanıyor Jamaica Kincaid, taklit edilmesi neredeyse imkânsız bir dil: Çünkü Xuela'nın yaşamı da taklit edilemez. Bu yaşam sadece hep yeniden doğar; sömürgeyle, yok sayılmayla, annenin ölümüyle yeniden doğar... Daha önce Türkçede hiçbir kitabı yayımlanmayan Jamaica Kincaid’in olgunluk dönemi eserlerinden Annemin Otobiyografisi, Umay Öze’nin çevirisiyle…
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 101,50 | 101,50 |
3 | 36,97 | 110,92 |
6 | 19,52 | 117,12 |
9 | 13,70 | 123,33 |
12 | 10,79 | 129,52 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 101,50 | 101,50 |
3 | 36,97 | 110,92 |
6 | 19,52 | 117,12 |
9 | 13,70 | 123,33 |
12 | 10,79 | 129,52 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 101,50 | 101,50 |
3 | 36,97 | 110,92 |
6 | 19,52 | 117,12 |
9 | 13,70 | 123,33 |
12 | 10,79 | 129,52 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 101,50 | 101,50 |
3 | 36,97 | 110,92 |
6 | 19,52 | 117,12 |
9 | 13,70 | 123,33 |
12 | 10,79 | 129,52 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 101,50 | 101,50 |
3 | 36,97 | 110,92 |
6 | 19,52 | 117,12 |
9 | 13,70 | 123,33 |
12 | 10,79 | 129,52 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 101,50 | 101,50 |
3 | 36,97 | 110,92 |
6 | 19,52 | 117,12 |
9 | 13,70 | 123,33 |
12 | 10,79 | 129,52 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 101,50 | 101,50 |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |
12 | - | - |
“Bir insanı bebekliğinden itibaren gözlemlemek; tıpkı yeni tomurcuklanan bir çiçeği gözlemler gibi, taçyapraklarının başta birbirlerine sımsıkı sarılışlarını, sonra her birinin doğallıkla gevşeyip yayılışını ve çiçek oluşunu, yani bir çiçeğin ömrünü anbean gözlemler gibi gözlemlemek muhteşem bir şey olmalı; gözlerde, dudakların iki kenarında durmaksızın biriken deneyimleri, kaşlardaki sarkmayı, kalpteki, ruhtaki ağırlaşmayı, bel ve göğüs çevresindeki kalınlaşmayı, yaşlılıktan değil, sırf hayatı ihtiyatla yaşamaktan yavaşlayan adımları; tüm bunları gözlemlemek, tüm bunları fark etmek muhteşem bir şey olmalı; gözlemleyenin, tanık olanın duyduğu haz, gözlemlenen ile gözlemleyen, fark edilen ile fark eden arasında görünmez bir ırmaktır ve ben pek çok yönden sevginin tanımı olan bu görünmez ırmaktan yoksun bir hayatın daima eksik kalacağına, asla tamamlanamayacağına inanıyorum. Beni kimse gözlemlemedi, beni kimse fark etmedi, ben kendi kendimi gözlemledim ve fark ettim; o görünmez ırmak benden bana aktı. Çaresizliğime isyan ederek, çaresizliğimden sevdim kendimi, çünkü elimde bundan başka bir şey yoktu. Böyle bir sevgi iş görür, ama sadece iş görür, sevgilerin en iyisi değildir; rafta çok uzun süre bekleyip ekşimiş bir yiyeceğin, yendiğinde insanın midesini yakan bir yiyeceğin tadı vardır bu sevgide. Ama iş görür, iş görür çünkü yerini alacak başka bir şey yoktur; iş görür, ama kesinlikle önerilmez. “
İskoç-Afrikalı karışımı baba ile Karayipli bir anneden doğma Xuela Claudette Richardson, Karayipler'de geçen ömrünün yetmiş yıllık bir dökümünü çıkarır bu romanda.
Xuela, doğumu esnasında annesini kaybetmiştir. Önce bir sütanneye verilir. Yedi yaşındayken yeniden evlenen babası tarafından tekrar eve getirilip sonrasında yine başka bir ailenin yanına gönderilir. Bir çocuk, bir genç kız ve bir kadın olarak sömürge altındaki ülkesinde geçen yaşamı doğal olarak sıradan bir yaşam olmayacaktır.
Mülksüzleştirilmişlerin kulak tırmalayıcı dili diyebileceğimiz bir dil kullanıyor Jamaica Kincaid, taklit edilmesi neredeyse imkânsız bir dil: Çünkü Xuela'nın yaşamı da taklit edilemez. Bu yaşam sadece hep yeniden doğar; sömürgeyle, yok sayılmayla, annenin ölümüyle yeniden doğar... Daha önce Türkçede hiçbir kitabı yayımlanmayan Jamaica Kincaid’in olgunluk dönemi eserlerinden Annemin Otobiyografisi, Umay Öze’nin çevirisiyle…