Bazen bir rüya, gerçeğin ta kendisidir…
Hira, bildiği dünyada yaşamaya çalışırken, ruhu bambaşka bir âleme ait gibi. Her gece gözlerini kapattığında, rüyalarına esir o. Zamanın ve mekânın ötesinden gelen, tanımadığı ama hissettiği bir bilinmeze belki de bir hayale duyduğu aşk onu nereye sürükleyecek?
Merih, gözlerini Hira'dan alamayan, onun ruhunda kaybolmaya gönüllü bir yolcu. Ama Hira'nın kalbi çoktan birine mi ait? Yoksa kader, onları çok daha büyük bir hikâyeye mi sürüklüyor?
"Üzülme, kaybettiğin her şey bir gün başka bir suretle geri döner," der Mevlana
Zamanın ötesinde yankılanan bir sevda…
Geçmişin gölgelerinden geleceğe uzanan bir çağrı…