Edebî İzlenimcilik Bağlamında Tarasconlu Tartarın’den Araba Sevdası’na Yansımalar
19. yüzyılın ikinci yarısının edebî eserlerine ilgi duyanlar, “edebî izlenimcilik” kavramıyla mutlaka karşılaşmıştır. Ancak hemen bütün sanat dallarına yansıyan bu akıma dair tanımlar oldukça çelişkilidir. Güncel eleştiri ortamında da belirsizliğini korumaya devam eden ve çoğunlukla “izlenimci eleştiri”yle karıştırılan edebî izlenimcilik, birkaç çalışma dışında edebî eserlerin izlenimcilik açısından değerlendirilmediği ya da izlenimciliğin yerinin henüz tespit edilemediği Türkçe literatürde iyice müphem hale gelir. Ülkemiz teori ve eleştiri ortamında izlenimciliğe yeterince yer verilmeyişi, onun önemli bir eğilim olarak görülmeyişinden değil, natüralizm ile sembolizm arasındaki ara akım olma konumunun muğlaklığından kaynaklanır. Zira ortaya çıktığı zamanlarda natüralizmin sınırları içinde kaybolmuş, sonraki gelişim sürecinde ise sembolizme bulanmış olan izlenimciliğin kendine özgü ilke ve yöntemlerini ayıklayıp belirginleştirmek oldukça zordur.
Edebî izlenimcilik ile ilgili büyük bir boşluğu doldurmayı amaçlayan bu kitap hem biçim hem de içerik düzleminde Alphonse Daudet’nin Tarasconlu Tartarin’ini örnekseyen Araba Sevdası’nın, empresyonist resmin ilkeleri doğrultusunda yazıldığını ortaya koymaktadır. Yazarın ressama, kalemin de fırçaya dönüştüğü “écriture artiste” adlı bu yazma tarzında “gün ışığı” romanın odağı haline gelir. Romandaki her ayrıntı, ışığı alış tarzına göre biçimlenir. Atmosferik koşullar ise roman figürünün yanılsamalarının esas sebebidir. Işığın doğada yaptığı titreşimlere benzer asimetrik ve dalgalı etkileri metnin sayfa yüzeyine taşıyan bu yazı stili hem Tarasconlu Tartarin’de hem de Araba Sevdası’nda bitmemiş ifadelere, kesintili cümlelere, tuhaf sözcüklere ve birbiriyle anlamsal ilişkisi bulunmayan tutarsız ve kopuk bir sözdizimine zemin hazırlar. Yoğun olarak kullanılan virgüller, noktalar ya da kısa çizgiler ise tuvale gelişigüzel atılan hızlı fırça darbelerine karşılık gelir. Dilin kurallarını bilinçli olarak bozan, dolayısıyla yazıya empresyonist resmin “eskiz” niteliğini kazandıran bu yazış stili, bugüne kadar Türkçe literatürde Araba Sevdası’nın başkişisinin “bilinç akışı”nı vermek amacıyla kullanıldığı söylenegelen tekniğin aslında -“edebî izlenimcilik” kapsamında- çok farklı bir niyetle uygulandığını açıkça göstermektedir.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 489,30 | 489,30 |
3 | 178,24 | 534,71 |
6 | 94,10 | 564,60 |
9 | 66,06 | 594,55 |
12 | 52,03 | 624,40 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 489,30 | 489,30 |
3 | 178,24 | 534,71 |
6 | 94,10 | 564,60 |
9 | 66,06 | 594,55 |
12 | 52,03 | 624,40 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 489,30 | 489,30 |
3 | 178,24 | 534,71 |
6 | 94,10 | 564,60 |
9 | 66,06 | 594,55 |
12 | 52,03 | 624,40 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 489,30 | 489,30 |
3 | 178,24 | 534,71 |
6 | 94,10 | 564,60 |
9 | 66,06 | 594,55 |
12 | 52,03 | 624,40 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 489,30 | 489,30 |
3 | 178,24 | 534,71 |
6 | 94,10 | 564,60 |
9 | 66,06 | 594,55 |
12 | 52,03 | 624,40 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 489,30 | 489,30 |
3 | 178,24 | 534,71 |
6 | 94,10 | 564,60 |
9 | 66,06 | 594,55 |
12 | 52,03 | 624,40 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 489,30 | 489,30 |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |
12 | - | - |
19. yüzyılın ikinci yarısının edebî eserlerine ilgi duyanlar, “edebî izlenimcilik” kavramıyla mutlaka karşılaşmıştır. Ancak hemen bütün sanat dallarına yansıyan bu akıma dair tanımlar oldukça çelişkilidir. Güncel eleştiri ortamında da belirsizliğini korumaya devam eden ve çoğunlukla “izlenimci eleştiri”yle karıştırılan edebî izlenimcilik, birkaç çalışma dışında edebî eserlerin izlenimcilik açısından değerlendirilmediği ya da izlenimciliğin yerinin henüz tespit edilemediği Türkçe literatürde iyice müphem hale gelir. Ülkemiz teori ve eleştiri ortamında izlenimciliğe yeterince yer verilmeyişi, onun önemli bir eğilim olarak görülmeyişinden değil, natüralizm ile sembolizm arasındaki ara akım olma konumunun muğlaklığından kaynaklanır. Zira ortaya çıktığı zamanlarda natüralizmin sınırları içinde kaybolmuş, sonraki gelişim sürecinde ise sembolizme bulanmış olan izlenimciliğin kendine özgü ilke ve yöntemlerini ayıklayıp belirginleştirmek oldukça zordur.
Edebî izlenimcilik ile ilgili büyük bir boşluğu doldurmayı amaçlayan bu kitap hem biçim hem de içerik düzleminde Alphonse Daudet’nin Tarasconlu Tartarin’ini örnekseyen Araba Sevdası’nın, empresyonist resmin ilkeleri doğrultusunda yazıldığını ortaya koymaktadır. Yazarın ressama, kalemin de fırçaya dönüştüğü “écriture artiste” adlı bu yazma tarzında “gün ışığı” romanın odağı haline gelir. Romandaki her ayrıntı, ışığı alış tarzına göre biçimlenir. Atmosferik koşullar ise roman figürünün yanılsamalarının esas sebebidir. Işığın doğada yaptığı titreşimlere benzer asimetrik ve dalgalı etkileri metnin sayfa yüzeyine taşıyan bu yazı stili hem Tarasconlu Tartarin’de hem de Araba Sevdası’nda bitmemiş ifadelere, kesintili cümlelere, tuhaf sözcüklere ve birbiriyle anlamsal ilişkisi bulunmayan tutarsız ve kopuk bir sözdizimine zemin hazırlar. Yoğun olarak kullanılan virgüller, noktalar ya da kısa çizgiler ise tuvale gelişigüzel atılan hızlı fırça darbelerine karşılık gelir. Dilin kurallarını bilinçli olarak bozan, dolayısıyla yazıya empresyonist resmin “eskiz” niteliğini kazandıran bu yazış stili, bugüne kadar Türkçe literatürde Araba Sevdası’nın başkişisinin “bilinç akışı”nı vermek amacıyla kullanıldığı söylenegelen tekniğin aslında -“edebî izlenimcilik” kapsamında- çok farklı bir niyetle uygulandığını açıkça göstermektedir.