Ezeli Siyasi Dinin Ebedi Edebi Dili - Büyülü Gerçekçilik (Cilt 1) Büyünün Gerçekliğinden Gerçekliğin Büyüsüne
Önce ‘Söz’ vardı. ‘Sonra Söz, Dil oldu. Sonrasında Dil büyü oldu. Dil büyü ile birdi ve Dil büyüydü. Her şey büyünün aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey büyüsüz olmadı. Gerçek ondaydı ve gerçek insanların büyülü ışığıydı. Büyülü ışık karanlıkta parlardı ve hiçbir karanlık onu alt edemezdi. Büyü ile Dil alaşımı büyülü sözlük doğurdu. Büyücü sözcüler büyülü sözlüklerle büyülü sözler üretip büyüleyici ‘Dil’ler ürettiler. Büyüleyici diller büyüsel dinler yarattılar. Büyüsel dinlerin büyüleyici dilleri büyüsel siyasetler yarattı. Büyücü siyasetçiler ‘siyaset gerçek din olsun!’ dediler; siyaset hemen gerçek din oldu. Gerçek dinler büyüyü mutlak gerçekliğe dönüştürdüler. Mutlak gerçeklikler kutsal diller ve mutlak sözlükler ürettiler. Gökyüzünde cennet aramaktan vazgeçen insanlar kovuldukları/ düştükleri yeryüzü cehennemini cennete dönüştürmek için gökyüzünün/cennet büyüsü ile yeryüzünün/cehennem gerçekliğini alaşımlayıp melez ‘Söz’ler ürettiler. Melez sözlerden yeni kuleler, kaleler ve kentler yaptılar. Büyünün gerçekliğinden gerçekliğin büyüsüne evrimlendiler. Farklı dilleri olsa da aynı ‘büyülü söz’lerle konuştular.
Her bir insan ve insanlık durumu ‘Hakikat’ arayışını bırakıp ‘Mutlak Hakikat’i bulmanın/bilmenin seçilmişliği ile kendi hakikat dilini temsil ettiler. Keskin bir kılıç olarak kullandıkları dilleri ile ‘her şeyin her şey üzerindeki terör dünyasını’ yarattılar. Yeryüzünde cennet yaratma ihtirasları gökyüzü cehennemini dahi arzulatır oldu. Dilin dininin ve dinin dilinin büyü ile gerçeği alaşımlayan yapısı cennet ile cehennemi de alaşımladı. Tüm insanlık bu alaşımsal ‘Söz’ virüsünün/mikrobunun gönüllü sözcüleri olarak sadece insanları değil insanlığı da yok ettiler: Büyülü din ve büyüleyici dil salgını yani büyüleyici yasak meyvenin dili ile. Herkes bu ‘Bana/Bize göre’nin yasak meyvesini yiyordu: Söz’e göre, Hakikat’e göre, Söz’ün hakikatine göre ve Hakikat’in sözüne göre meyveleri çoktan çürümüştü; Babil’in büyü kulelerinin büyülü gerçekçilik gölgeleri altında.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 336,00 | 336,00 |
3 | 122,39 | 367,18 |
6 | 64,62 | 387,71 |
9 | 45,36 | 408,27 |
12 | 35,73 | 428,77 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 336,00 | 336,00 |
3 | 122,39 | 367,18 |
6 | 64,62 | 387,71 |
9 | 45,36 | 408,27 |
12 | 35,73 | 428,77 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 336,00 | 336,00 |
3 | 122,39 | 367,18 |
6 | 64,62 | 387,71 |
9 | 45,36 | 408,27 |
12 | 35,73 | 428,77 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 336,00 | 336,00 |
3 | 122,39 | 367,18 |
6 | 64,62 | 387,71 |
9 | 45,36 | 408,27 |
12 | 35,73 | 428,77 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 336,00 | 336,00 |
3 | 122,39 | 367,18 |
6 | 64,62 | 387,71 |
9 | 45,36 | 408,27 |
12 | 35,73 | 428,77 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 336,00 | 336,00 |
3 | 122,39 | 367,18 |
6 | 64,62 | 387,71 |
9 | 45,36 | 408,27 |
12 | 35,73 | 428,77 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 336,00 | 336,00 |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |
12 | - | - |
Önce ‘Söz’ vardı. ‘Sonra Söz, Dil oldu. Sonrasında Dil büyü oldu. Dil büyü ile birdi ve Dil büyüydü. Her şey büyünün aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey büyüsüz olmadı. Gerçek ondaydı ve gerçek insanların büyülü ışığıydı. Büyülü ışık karanlıkta parlardı ve hiçbir karanlık onu alt edemezdi. Büyü ile Dil alaşımı büyülü sözlük doğurdu. Büyücü sözcüler büyülü sözlüklerle büyülü sözler üretip büyüleyici ‘Dil’ler ürettiler. Büyüleyici diller büyüsel dinler yarattılar. Büyüsel dinlerin büyüleyici dilleri büyüsel siyasetler yarattı. Büyücü siyasetçiler ‘siyaset gerçek din olsun!’ dediler; siyaset hemen gerçek din oldu. Gerçek dinler büyüyü mutlak gerçekliğe dönüştürdüler. Mutlak gerçeklikler kutsal diller ve mutlak sözlükler ürettiler. Gökyüzünde cennet aramaktan vazgeçen insanlar kovuldukları/ düştükleri yeryüzü cehennemini cennete dönüştürmek için gökyüzünün/cennet büyüsü ile yeryüzünün/cehennem gerçekliğini alaşımlayıp melez ‘Söz’ler ürettiler. Melez sözlerden yeni kuleler, kaleler ve kentler yaptılar. Büyünün gerçekliğinden gerçekliğin büyüsüne evrimlendiler. Farklı dilleri olsa da aynı ‘büyülü söz’lerle konuştular.
Her bir insan ve insanlık durumu ‘Hakikat’ arayışını bırakıp ‘Mutlak Hakikat’i bulmanın/bilmenin seçilmişliği ile kendi hakikat dilini temsil ettiler. Keskin bir kılıç olarak kullandıkları dilleri ile ‘her şeyin her şey üzerindeki terör dünyasını’ yarattılar. Yeryüzünde cennet yaratma ihtirasları gökyüzü cehennemini dahi arzulatır oldu. Dilin dininin ve dinin dilinin büyü ile gerçeği alaşımlayan yapısı cennet ile cehennemi de alaşımladı. Tüm insanlık bu alaşımsal ‘Söz’ virüsünün/mikrobunun gönüllü sözcüleri olarak sadece insanları değil insanlığı da yok ettiler: Büyülü din ve büyüleyici dil salgını yani büyüleyici yasak meyvenin dili ile. Herkes bu ‘Bana/Bize göre’nin yasak meyvesini yiyordu: Söz’e göre, Hakikat’e göre, Söz’ün hakikatine göre ve Hakikat’in sözüne göre meyveleri çoktan çürümüştü; Babil’in büyü kulelerinin büyülü gerçekçilik gölgeleri altında.