İlkbahar henüz çok genç ve sertti; yapraksız fakat çiçeklerle yüklü meyve ağaçları yolumuzu Venedik dantelalarını andıran desenlerle gölgeliyordu. Etrafımız rüzgarla savrulmuş, daha güçlü rakipleri tarafından dallarından atılmış sayısız çiçekle doluydu. Yine de ölü kuşlar kadar tartışmasız ölü değillerdi. Zira belki de bitki hayvan kadar canlı olmadığı için, yaşamı ve ölümü arasında o kadar keskin bir sınır yoktur: bitkinin ölecek kadar çok şeyi yoktur.
Ve ben: "hayır, sıradan şeylerin tek sevindirici yanı genellikle yanlış olmalarıdır.; zira bir de doğru olsalardı insan tam bir çaresizliğe kapılırdı. Kopartılan her çiçeğin, dünyada bahar ölümünü ölen her şeyin, aslında daha başka ve daha iyi bir gaye için yaratılmış olduğuna kimse beni inandıramaz. Bu, tek tek şeyler için bütün içinde paylarına düşen rollerin iddialı bir biçimde uzatılması yalnızca. Erken solanın, solmasaydı meyve verecek olduğu ne malum? başka şeylerin uzun var oluşuyla gerçekleştirdiği güzelliği o kısa varoluşuyla gerçekleştirmiştir.
Şarkı, nereden geliyorsun?" "Bahardan geliyorum, menekşelerden. Ve görevim bir gül görürsem şairimin selamını söylemek. Fakat yazı ormanın kırlarında daldığım hülyalarla geçirdim ve şimdi görevimi artık yerine getiremeyeceğim için üzgünüm. Zira şu son güller öyle saklı ve solgun ki, onları selamlamadan yanlarından geçip gidiyorum ve son anda onları fark edip geri döndüğümde solmuş gitmiş oluyorlar. Ve bir gülü daha uzaktan selamlayacak olsam, görüyorum ki, o bir gül değilmiş, renkli, başka, kokmayan bir şeymiş. Ama, şimdi acele etmeliyim- orada, çitin yanında, "ve gitti, ona şairinin zaten farklı bir şey beklemediğini söyleyemeden. Zira o, kaderimizin karşılaştığımız gülü selamlamamak olduğunu, eğer bir şeyi selamlarsak da bunun bir gül olmadığını bilir."
...
O hep haklı çıkmayı istemek için fazla seviyeliydi, zira böyle bir istek soyluluktan uzak olunduğunu gösterir: İnsanın öz değer duygusunun hiçbir sarsıntıya ve hiçbir kısıntıya tahammülü olmadığını ve tek bir geri adım atma zorunluluğunun bile tüm içsel varoluşunu tehlikeye soktuğunu gösterir. / Georg Simmel
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 60,00 | 60,00 |
3 | 21,86 | 65,57 |
6 | 11,54 | 69,23 |
9 | 8,10 | 72,91 |
12 | 6,38 | 76,57 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 60,00 | 60,00 |
3 | 21,86 | 65,57 |
6 | 11,54 | 69,23 |
9 | 8,10 | 72,91 |
12 | 6,38 | 76,57 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 60,00 | 60,00 |
3 | 21,86 | 65,57 |
6 | 11,54 | 69,23 |
9 | 8,10 | 72,91 |
12 | 6,38 | 76,57 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 60,00 | 60,00 |
3 | 21,86 | 65,57 |
6 | 11,54 | 69,23 |
9 | 8,10 | 72,91 |
12 | 6,38 | 76,57 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 60,00 | 60,00 |
3 | 21,86 | 65,57 |
6 | 11,54 | 69,23 |
9 | 8,10 | 72,91 |
12 | 6,38 | 76,57 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 60,00 | 60,00 |
3 | 21,86 | 65,57 |
6 | 11,54 | 69,23 |
9 | 8,10 | 72,91 |
12 | 6,38 | 76,57 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 60,00 | 60,00 |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |
12 | - | - |
İlkbahar henüz çok genç ve sertti; yapraksız fakat çiçeklerle yüklü meyve ağaçları yolumuzu Venedik dantelalarını andıran desenlerle gölgeliyordu. Etrafımız rüzgarla savrulmuş, daha güçlü rakipleri tarafından dallarından atılmış sayısız çiçekle doluydu. Yine de ölü kuşlar kadar tartışmasız ölü değillerdi. Zira belki de bitki hayvan kadar canlı olmadığı için, yaşamı ve ölümü arasında o kadar keskin bir sınır yoktur: bitkinin ölecek kadar çok şeyi yoktur.
Ve ben: "hayır, sıradan şeylerin tek sevindirici yanı genellikle yanlış olmalarıdır.; zira bir de doğru olsalardı insan tam bir çaresizliğe kapılırdı. Kopartılan her çiçeğin, dünyada bahar ölümünü ölen her şeyin, aslında daha başka ve daha iyi bir gaye için yaratılmış olduğuna kimse beni inandıramaz. Bu, tek tek şeyler için bütün içinde paylarına düşen rollerin iddialı bir biçimde uzatılması yalnızca. Erken solanın, solmasaydı meyve verecek olduğu ne malum? başka şeylerin uzun var oluşuyla gerçekleştirdiği güzelliği o kısa varoluşuyla gerçekleştirmiştir.
Şarkı, nereden geliyorsun?" "Bahardan geliyorum, menekşelerden. Ve görevim bir gül görürsem şairimin selamını söylemek. Fakat yazı ormanın kırlarında daldığım hülyalarla geçirdim ve şimdi görevimi artık yerine getiremeyeceğim için üzgünüm. Zira şu son güller öyle saklı ve solgun ki, onları selamlamadan yanlarından geçip gidiyorum ve son anda onları fark edip geri döndüğümde solmuş gitmiş oluyorlar. Ve bir gülü daha uzaktan selamlayacak olsam, görüyorum ki, o bir gül değilmiş, renkli, başka, kokmayan bir şeymiş. Ama, şimdi acele etmeliyim- orada, çitin yanında, "ve gitti, ona şairinin zaten farklı bir şey beklemediğini söyleyemeden. Zira o, kaderimizin karşılaştığımız gülü selamlamamak olduğunu, eğer bir şeyi selamlarsak da bunun bir gül olmadığını bilir."
...
O hep haklı çıkmayı istemek için fazla seviyeliydi, zira böyle bir istek soyluluktan uzak olunduğunu gösterir: İnsanın öz değer duygusunun hiçbir sarsıntıya ve hiçbir kısıntıya tahammülü olmadığını ve tek bir geri adım atma zorunluluğunun bile tüm içsel varoluşunu tehlikeye soktuğunu gösterir. / Georg Simmel