“Sen beni zaten çok sevmiştin, benden vazgeçmeyecektin ama bana bunu o
günlerde söyleyemezdin...”
“Yalnızlığın en ağır anında, hıçkırıklara boğulmanın tam da bir adım
sonrasında apansız durur ya gözyaşyaşların, birden tuhaf bir güç hissedersin ya
içinde; kadimlerden gelen en soylu ruhun seslenişidir o, 'Ağlamak arınmaktır,
susma.' diyen. İşte o an 'Neden sevilmedim, neden gitti, neden bu acılar
içindeyim?' diye sorgulamayı bırakıp son bir kez, doyasıya ağla. Sonsuz sevgi
şelalesi, ancak arındığında inecek üzerine, tüm haşmetiyle…”
“Oysa aşkı bulmak öyle kolaydı ki. Beni çağırma, sen gel…”
“Hayatından gidenlere teşekkür
et. Çünkü ancak o gittiğinde yerine yeni biri gelebilir…”
“Mutsuz musun? 'Müziğin sesini neden duymuyorsun, şarkı söylemeyi ne
zaman bıraktın?'”
“…Gerçekte, -Burcu kabul etmek istemese de- oldukça etkili ve ilkel bir
duygu olarak tanımlanan korkuyu yaşıyordu. Beynin en eski ve tamamen duygular
tarafından
domine
edilen kısmı amigdala; yeni korkularını geçmiştekilerle eşleştiriyordu. Olası
durumlara karşı kendisini koruması gerektiğini ise rüya yoluyla
hatırlatıyordu.”