Oğlumuz - Yarın Diye Bir Şey Yoktur

Stok Kodu:
9789750525377
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
280
Baskı:
5
Basım Tarihi:
2023-10
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Kategori:
%15 indirimli
208,00TL
176,80TL
Taksitli fiyat: 12 x 18,80TL
Havale/EFT ile: 173,26TL
Temin süresi 6 gündür.
9789750525377
572785
Oğlumuz - Yarın Diye Bir Şey Yoktur
Oğlumuz - Yarın Diye Bir Şey Yoktur
176.80

Tarık Buğra, Kurtuluş Savaşı’nı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sorunsalını konu alan siyasal roman geleneğimizin Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Kemal Tahir ile birlikte önde gelen yazarlarından biri olmasının yanı sıra öykücülüğüyle de dikkat çeker. Öykülerinde çoğu zaman “sıradan” insanın başından geçenleri ya da geçmesi ihtimal dahilinde olanları kendine has bir duyuş ile anlatan Buğra, bazen bir hastalığın hüznünü, bazen bir aşkın tutkusunu, bazen de bir sohbetin neşesini kendimiz yaşıyormuşçasına içimizde hissettirir. Romanlarında olduğu gibi öykülerinde de taşrada olmayı, taşra insanıyla bir arada bulunmayı, sözün özü “taşranın ruhunu” anlatmayı ihmâl etmez.

Tarık Buğra’nın kaleme aldığı öykülerin ilk kısmını bir araya getiren bu kitap, daha önce Buğra’yı sadece romanlarından bilen okurları “öykü de yazmış bir romancı” ile değil, her cümlesiyle başlı başına bir öykücüyle bir araya getirirken, aynı zamanda Buğra’nın metinleriyle ilk kez karşılaşacak okurların Tarık Buğra edebiyatının büyük “giriş kapısını” aralamalarına bir imkân sağlıyor.

“Buğra’nın, hikâyeciliğini belirgin iki çizgi üzerinde geliştirerek dönemin edebi tartışmalarına teoriyle değil, pratikle yanıt verdiğini düşünebiliriz. Buğra öykücülüğünün bir çizgisi Proust ve Tanpınar’la buluştuğu ‘zaman’ çizgisidir. Bu elbette Bergson sonrası modernist yazının da çizgisidir.

(...) Buğra öykücülüğünün başta sözünü ettiğim ikinci çizgisi hümanizmdir. Zamana ilişkin öykülerinde nasıl Tanpınar’la aynı yerdeyse, insancıl ve insancı öykülerinde de Sait Faik çizgisindedir.” Jale Parla’nın Önsöz’ünden...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Axess Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 176,80    176,80   
3 64,40    193,21   
6 34,00    204,01   
9 23,87    214,83   
12 18,80    225,61   
QNB Finansbank Kartları
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 176,80    176,80   
3 64,40    193,21   
6 34,00    204,01   
9 23,87    214,83   
12 18,80    225,61   
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 176,80    176,80   
3 64,40    193,21   
6 34,00    204,01   
9 23,87    214,83   
12 18,80    225,61   
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 176,80    176,80   
3 64,40    193,21   
6 34,00    204,01   
9 23,87    214,83   
12 18,80    225,61   
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 176,80    176,80   
3 64,40    193,21   
6 34,00    204,01   
9 23,87    214,83   
12 18,80    225,61   
World Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 176,80    176,80   
3 64,40    193,21   
6 34,00    204,01   
9 23,87    214,83   
12 18,80    225,61   
Diğer Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 176,80    176,80   
3 -    -   
6 -    -   
9 -    -   
12 -    -   

Tarık Buğra, Kurtuluş Savaşı’nı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sorunsalını konu alan siyasal roman geleneğimizin Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Kemal Tahir ile birlikte önde gelen yazarlarından biri olmasının yanı sıra öykücülüğüyle de dikkat çeker. Öykülerinde çoğu zaman “sıradan” insanın başından geçenleri ya da geçmesi ihtimal dahilinde olanları kendine has bir duyuş ile anlatan Buğra, bazen bir hastalığın hüznünü, bazen bir aşkın tutkusunu, bazen de bir sohbetin neşesini kendimiz yaşıyormuşçasına içimizde hissettirir. Romanlarında olduğu gibi öykülerinde de taşrada olmayı, taşra insanıyla bir arada bulunmayı, sözün özü “taşranın ruhunu” anlatmayı ihmâl etmez.

Tarık Buğra’nın kaleme aldığı öykülerin ilk kısmını bir araya getiren bu kitap, daha önce Buğra’yı sadece romanlarından bilen okurları “öykü de yazmış bir romancı” ile değil, her cümlesiyle başlı başına bir öykücüyle bir araya getirirken, aynı zamanda Buğra’nın metinleriyle ilk kez karşılaşacak okurların Tarık Buğra edebiyatının büyük “giriş kapısını” aralamalarına bir imkân sağlıyor.

“Buğra’nın, hikâyeciliğini belirgin iki çizgi üzerinde geliştirerek dönemin edebi tartışmalarına teoriyle değil, pratikle yanıt verdiğini düşünebiliriz. Buğra öykücülüğünün bir çizgisi Proust ve Tanpınar’la buluştuğu ‘zaman’ çizgisidir. Bu elbette Bergson sonrası modernist yazının da çizgisidir.

(...) Buğra öykücülüğünün başta sözünü ettiğim ikinci çizgisi hümanizmdir. Zamana ilişkin öykülerinde nasıl Tanpınar’la aynı yerdeyse, insancıl ve insancı öykülerinde de Sait Faik çizgisindedir.” Jale Parla’nın Önsöz’ünden...

Kapat