Osmanlı Hukukunda Zulüm Kavramı

Stok Kodu:
9789944931250
Boyut:
14x22
Sayfa Sayısı:
78
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
%20 indirimli
129,00TL
103,20TL
Taksitli fiyat: 12 x 10,97TL
Havale/EFT ile: 101,14TL
Temin süresi 6 gündür.
9789944931250
437732
Osmanlı Hukukunda Zulüm Kavramı
Osmanlı Hukukunda Zulüm Kavramı
103.20
Zulüm, İslâm hukukunun ilk kaynağında bile çok sık kullanılan bir kelimedir. Kuran'da bu kelime dört yerde geçer. Osmanlı hukukuna göre zulüm, şeriatça ve örfçe tanınmamış çeşitli bid'atlerin, kamu hizmetlileri tarafından reayaya uygulanmasıyla işlenen türlü suçların adıdır. Osmanlılar, yöneticilerin (askerî sınıf) halka (reaya) karşı işledikleri suçları, genel zulüm kavramı içinde görmekle birlikte, diğer zulüm çeşitlerinden ayırmaya çalışmışlardır. Daha başka bir deyişle, resmî dilde zulüm kelimesi, devlet hizmetlilerinin halka türlü yollarla haksız ve ağır işlemler yapması anlamında kullanılmıştır. Bu anlayış biçimi, diğer İslâm devletlerinde kabul edilmişti. Osmanlı hukukçuları ve yöneticileri, zulme bir suç niteliği kazandırabilmek için şeriata uygun bir yol aramışlar, bu eylemin kötü bir bid'at olması gerektiği üzerinde birleşmişlerdir. Zulüm suçlarının yaygınlaşmasının önemli bir sebebi, yöneticilerin (ve yargıçların) hukukî statüsünde yatmaktadır. Askerî sınıf üyeleri, bugünkü anlamda gerçek kamu hizmetlisi değillerdi. Onlar, Tanrı adına hükmetme yetkisine, yani siyasal iktidara sahip padişahın hizmetlisidirler. II. Mehmet devrinden sonra iyice yerleşen bu anlayış, Orta Çağ'ın klasik nazariyesine uygundur. Doğal ki yönetici, reayaya iyi davranmak zorundadır. Ancak bunu modern anlayıştaki gibi "kamuya hizmet" için yapmaz. Padişahun gücü, reayanın refahına bağlı olduğu için ve ayrıca İslâm dini, Müslüman'ın Müslüman'a ve devlet koruması altına giren zimmîlere iyi davranmayı emretmesi sebebiyle yöneticiler kötü hareketlerden kaçınırlar.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Axess Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 103,20    103,20   
3 37,59    112,78   
6 19,85    119,08   
9 13,93    125,40   
12 10,97    131,69   
QNB Finansbank Kartları
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 103,20    103,20   
3 37,59    112,78   
6 19,85    119,08   
9 13,93    125,40   
12 10,97    131,69   
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 103,20    103,20   
3 37,59    112,78   
6 19,85    119,08   
9 13,93    125,40   
12 10,97    131,69   
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 103,20    103,20   
3 37,59    112,78   
6 19,85    119,08   
9 13,93    125,40   
12 10,97    131,69   
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 103,20    103,20   
3 37,59    112,78   
6 19,85    119,08   
9 13,93    125,40   
12 10,97    131,69   
World Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 103,20    103,20   
3 37,59    112,78   
6 19,85    119,08   
9 13,93    125,40   
12 10,97    131,69   
Diğer Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 103,20    103,20   
3 -    -   
6 -    -   
9 -    -   
12 -    -   
Zulüm, İslâm hukukunun ilk kaynağında bile çok sık kullanılan bir kelimedir. Kuran'da bu kelime dört yerde geçer. Osmanlı hukukuna göre zulüm, şeriatça ve örfçe tanınmamış çeşitli bid'atlerin, kamu hizmetlileri tarafından reayaya uygulanmasıyla işlenen türlü suçların adıdır. Osmanlılar, yöneticilerin (askerî sınıf) halka (reaya) karşı işledikleri suçları, genel zulüm kavramı içinde görmekle birlikte, diğer zulüm çeşitlerinden ayırmaya çalışmışlardır. Daha başka bir deyişle, resmî dilde zulüm kelimesi, devlet hizmetlilerinin halka türlü yollarla haksız ve ağır işlemler yapması anlamında kullanılmıştır. Bu anlayış biçimi, diğer İslâm devletlerinde kabul edilmişti. Osmanlı hukukçuları ve yöneticileri, zulme bir suç niteliği kazandırabilmek için şeriata uygun bir yol aramışlar, bu eylemin kötü bir bid'at olması gerektiği üzerinde birleşmişlerdir. Zulüm suçlarının yaygınlaşmasının önemli bir sebebi, yöneticilerin (ve yargıçların) hukukî statüsünde yatmaktadır. Askerî sınıf üyeleri, bugünkü anlamda gerçek kamu hizmetlisi değillerdi. Onlar, Tanrı adına hükmetme yetkisine, yani siyasal iktidara sahip padişahın hizmetlisidirler. II. Mehmet devrinden sonra iyice yerleşen bu anlayış, Orta Çağ'ın klasik nazariyesine uygundur. Doğal ki yönetici, reayaya iyi davranmak zorundadır. Ancak bunu modern anlayıştaki gibi "kamuya hizmet" için yapmaz. Padişahun gücü, reayanın refahına bağlı olduğu için ve ayrıca İslâm dini, Müslüman'ın Müslüman'a ve devlet koruması altına giren zimmîlere iyi davranmayı emretmesi sebebiyle yöneticiler kötü hareketlerden kaçınırlar.
Kapat