Paul Dırac
“Atom teorisinin yeni ve üretken biçimlerinin keşfi” nedeniyle 1933 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü alan İngiliz fizikçi Paul Dirac (1902-1984), teorik fizikçi standartlarına göre bile son derece acayip bir adamdı. Son derece düz mantıklı ve içine kapanık biriydi. Hatta meslektaşları, konuşma kabiliyeti olan bir insanın, konuşabileceği en düşük kelime sayısı için bir birim icat etmişlerdi: 1 Dirac = Saatte ortalama bir kelime. Soruları “Evet” ya “Hayır” diye cevaplardı. Ancak “Fark etmez” diyerek kullandığı kelime sayısını yüzde yüz artırarak etrafını şaşırttığı da olurdu.
Albert Einstein’ın, “Deha ile delilik arasındaki baş döndürücü yolda tutturduğu denge felaket” diye andığı Dirac, öte yandan kafası müthiş berrak çalışan ve kimsenin kendisi hakkında ne düşündüğüne aldırmayan biriydi. 28 yaşında İngiliz Kraliyet Bilim Cemiyeti’ne seçilen kuantum mekaniğinin kurucusu Dirac’ın ortaya attığı ve önceleri bilim camiasında itirazlara neden olan fikirler, sonradan kabul görecekti. Saf teoriye duyduğu inançtan güç alarak öngördüğü antimadde, yıllar sonra deneylerle kanıtlandı. Sonradan pozitron adı verilen pozitif elektronu, deneylerle ispatlanmadan önce matematiksel olarak buldu. Önceleri kimsenin kabul etmediği “delik teorisi” de yine ileride kabul görecekti.
Bilimsel yaklaşımının temelini en iyi özetleyen, “Fizik kanunları, matematiksel güzelliğe sahip olmalıdır” sözü uyarınca bulduğu “insanın içini acıtacak kadar güzel” elektron denklemi, ölümünden sonra ünlü Westminster Abbey’e Dirac anısına dikilen taşa kazındı: iγ.δψ=mψ.
Dünyaya sadece yaparak değil, yapmayarak da fayda sağlamış biridir Paul Dirac; II. Dünya Savaşı sırasında ileri gelen bütün nükleer fizikçileri Manhattan Projesi kapsamında bir araya getiren ABD ve İngiltere’nin ısrarlarına rağmen atom bombası yapımına katkı sunmadı.
Kendisi de fizikçi olan Graham Farmelo’nun, bilimsel terminolojiden taviz vermeden alan dışındakilerin bile takip edebileceği biçimde kaleme aldığı elinizdeki biyografi, dünyanın bu en tuhaf fizikçisinin hayatından hareketle bütün “tuhaf insanlara”, etrafa aldırmadan doğru bildikleri yolda yürüme cesareti veriyor.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 456,00 | 456,00 |
3 | 166,11 | 498,32 |
6 | 87,70 | 526,18 |
9 | 61,57 | 554,09 |
12 | 48,49 | 581,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 456,00 | 456,00 |
3 | 166,11 | 498,32 |
6 | 87,70 | 526,18 |
9 | 61,57 | 554,09 |
12 | 48,49 | 581,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 456,00 | 456,00 |
3 | 166,11 | 498,32 |
6 | 87,70 | 526,18 |
9 | 61,57 | 554,09 |
12 | 48,49 | 581,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 456,00 | 456,00 |
3 | 166,11 | 498,32 |
6 | 87,70 | 526,18 |
9 | 61,57 | 554,09 |
12 | 48,49 | 581,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 456,00 | 456,00 |
3 | 166,11 | 498,32 |
6 | 87,70 | 526,18 |
9 | 61,57 | 554,09 |
12 | 48,49 | 581,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 456,00 | 456,00 |
3 | 166,11 | 498,32 |
6 | 87,70 | 526,18 |
9 | 61,57 | 554,09 |
12 | 48,49 | 581,90 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 456,00 | 456,00 |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |
12 | - | - |
“Atom teorisinin yeni ve üretken biçimlerinin keşfi” nedeniyle 1933 yılında Nobel Fizik Ödülü’nü alan İngiliz fizikçi Paul Dirac (1902-1984), teorik fizikçi standartlarına göre bile son derece acayip bir adamdı. Son derece düz mantıklı ve içine kapanık biriydi. Hatta meslektaşları, konuşma kabiliyeti olan bir insanın, konuşabileceği en düşük kelime sayısı için bir birim icat etmişlerdi: 1 Dirac = Saatte ortalama bir kelime. Soruları “Evet” ya “Hayır” diye cevaplardı. Ancak “Fark etmez” diyerek kullandığı kelime sayısını yüzde yüz artırarak etrafını şaşırttığı da olurdu.
Albert Einstein’ın, “Deha ile delilik arasındaki baş döndürücü yolda tutturduğu denge felaket” diye andığı Dirac, öte yandan kafası müthiş berrak çalışan ve kimsenin kendisi hakkında ne düşündüğüne aldırmayan biriydi. 28 yaşında İngiliz Kraliyet Bilim Cemiyeti’ne seçilen kuantum mekaniğinin kurucusu Dirac’ın ortaya attığı ve önceleri bilim camiasında itirazlara neden olan fikirler, sonradan kabul görecekti. Saf teoriye duyduğu inançtan güç alarak öngördüğü antimadde, yıllar sonra deneylerle kanıtlandı. Sonradan pozitron adı verilen pozitif elektronu, deneylerle ispatlanmadan önce matematiksel olarak buldu. Önceleri kimsenin kabul etmediği “delik teorisi” de yine ileride kabul görecekti.
Bilimsel yaklaşımının temelini en iyi özetleyen, “Fizik kanunları, matematiksel güzelliğe sahip olmalıdır” sözü uyarınca bulduğu “insanın içini acıtacak kadar güzel” elektron denklemi, ölümünden sonra ünlü Westminster Abbey’e Dirac anısına dikilen taşa kazındı: iγ.δψ=mψ.
Dünyaya sadece yaparak değil, yapmayarak da fayda sağlamış biridir Paul Dirac; II. Dünya Savaşı sırasında ileri gelen bütün nükleer fizikçileri Manhattan Projesi kapsamında bir araya getiren ABD ve İngiltere’nin ısrarlarına rağmen atom bombası yapımına katkı sunmadı.
Kendisi de fizikçi olan Graham Farmelo’nun, bilimsel terminolojiden taviz vermeden alan dışındakilerin bile takip edebileceği biçimde kaleme aldığı elinizdeki biyografi, dünyanın bu en tuhaf fizikçisinin hayatından hareketle bütün “tuhaf insanlara”, etrafa aldırmadan doğru bildikleri yolda yürüme cesareti veriyor.