Zekânın Ters Köşeleri
Başlık zihnimde belirdikten sonra doğrulamak için internet sözlüğe baktım.
Ters köşe deyimi için şöyle deniyor:
“Hiç beklenmedik bir anda yapılan davranış, beklenenin dışında bir gelişme ile şaşırtmak.”
Bu açıklamadan anlaşılan, ters köşenin bir sürecin ortalarında bir yerde ya da sonunda söz konusu olduğudur.
Nâzım Alpman’ın “Tımarhane Günlüğü”ndeki ters köşeler ise daha yazıların adıyla başlıyor.
Yani başla düdüğü çalınır çalınmaz, topu ağlara çakmak gibi!
Rastgele birkaçını sıralayayım:
“İnsan Haklama Günleri”, “Nanköristan”, “Allah Laikliği Korusun”, “Kayyumokrasi”, “Osman Amca Kriterleri”, “Ben Vatan Hastasıyım” vb.
Yazı başlıklarıyla başlayan ters köşeler, yazıların akışı içindeki çalımlar ve beklenmedik vuruşlarla sürüp gidiyor.
Sonra pek fazla uzatmadan hatta hiç uzatmadan, genellikle yine bir ters köşeyle okuru bir zekâ, dil ve düşünce şölenine konuk ve ortak etmiş olarak sona eriyor.
Nâzım Alpman; sözcüğün gerçek ve tam anlamıyla bir köşe, pardon ters köşe yazarı! Hem zevkle hem düşündürerek hem şaşırtarak hem gülümseterek okutuyor.
Hiçbir cümlesi, hiçbir paragrafı köşe doldurmak için yazılmış değil.
Gerçekten de usta bir oyun kurucu gibi yazısını kuruyor ve her biri hedefine ulaşan vuruşlarını gerçekleştiriyor.
Utangaç, alçakgönüllü, iddiasızmış görünümlü fakat spor, sanat, bilim, gazetecilik, hangisi olursa olsun
seçeceği herhangi bir alanda başarılı olacağı kesin; sessizce, hınzırca, güvenli, üstün bir zekâ adamının ürünü ters köşe yazıları.
Dostluğuyla onur ve sevinç duyduğum sevgili arkadaşım, yaşamakta olduğumuz tımarhanede, kendisine yaratı alanı olarak seçmiş olduğu görsel ve yazılı medyada, şaşırtmayı ve hayran bırakmayı sürdürüyor.
Ataol Behramoğlu