Türk milleti tarihin bilinen ilk devirlerinden itibaren büyük devletler kurup geniş coğrafyalara hükmetmişlerdir. Kurdukları devletler ve medeniyetlerle tarihin akışını değiştirmişlerdir. Lakin Batılı Türkologlara göre; Türkler göçebe bir millettir. Türkler ömürlerini at sırtında ve keçeden çadırlarda geçirmişlerdir. Türkler tarafından kurulmuş yerleşik bir medeniyet yoktur. Hâlbuki arkeolojik kazılarda bulunan maddi kültür öğeleri bunun aksini göstermektedir. Kazılarda ortaya çıkarılan metal eşyalar, bu eşyaların yapımındaki ustalık, Türklerin yerleşik medeniyete sahip bir millet olduğunun delillerinden biridir.
Türklerin ata yurdu olan Orta Asya’nın merkezinde yer alan Kazakistan, en eski çağlardan itibaren Türk milletin tarih boyunca meydana getirdiği yerleşik medeniyetin örneklerini koynunda saklamaktadır. Günümüze kadar yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen bulgular, Kazakistan coğrafyasında kurulmuş olan yerleşik medeniyetin ne kadar gelişmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu olan yerleşik medeniyet bulgularını Balasagun, Otrar, İsficap, Yesi, Savran, Kumkent, Kültöbe, Ahırtas gibi tarihi şehirlerde gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkarılan kalıntılardan müşahede etmek mümkün. Bu kadar ileri seviyedeki bir medeniyeti göçebe hayat süren, sürekli yer değiştiren bir milletin yapmış olması mümkün değildir. Bu medeniyeti ancak yerleşik hayat süren ve bu hayatta da büyük gelişme kaydetmiş bir millet meydana getirebilir.
Kazakça aslından Türkçeye tercüme etmiş olduğumuz bu eser, Türklerin Orta Asya coğrafyasında oluşturmuş olduğu yerleşik medeniyetin delillerini okuyucularına sunmaktadır. Eser, arkeolog ve tarihçi aynı zamanda albay rütnesinde bir asker olan Prof. Dr. Vahit Hamzaulı ŞALEKENOV’un yıllarca yapmış olduğu tarihi, arkeolojik araştırmaların neticesi olarak kaleme alınmıştır. Eser, Türk milletinin ilk çağlardan itibaren göçebe bir millet değil; yerleşik bir medeniyeti teşkil ettiğini delillerle ispat etmektedir.
“Türklerin Yerleşik Medeniyeti” eser Türk milletinin tarihinin yazılmasında araştırmacılara farklı açıdan yeni bir ışık tutacağı kanaatindeyiz. Bu eserin Türk milletinin tarihinin doğru yazılmasına öncülük edeceğini ümit ediyoruz.
“Türklerin Yerleşik Medeniyeti” adlı eserin yayımlanmasını destekleyen İGÜ Mütevelli Heyet Başkanlığına, İGÜ Rektörlüğüne, İGÜ Yayın Kuruluna ve Türkçeye çevirisinde yardımını esirgemeyen Dr. Aygül ŞENGÜN’e, çevirinin redaktesinde desteklerinden dolayı Prof. Dr. Mustafa KALKAN’a; teşekkürlerimi arz ederim.
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 272,00 | 272,00 |
3 | 99,08 | 297,24 |
6 | 52,31 | 313,86 |
9 | 36,72 | 330,51 |
12 | 28,92 | 347,10 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 272,00 | 272,00 |
3 | 99,08 | 297,24 |
6 | 52,31 | 313,86 |
9 | 36,72 | 330,51 |
12 | 28,92 | 347,10 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 272,00 | 272,00 |
3 | 99,08 | 297,24 |
6 | 52,31 | 313,86 |
9 | 36,72 | 330,51 |
12 | 28,92 | 347,10 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 272,00 | 272,00 |
3 | 99,08 | 297,24 |
6 | 52,31 | 313,86 |
9 | 36,72 | 330,51 |
12 | 28,92 | 347,10 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 272,00 | 272,00 |
3 | 99,08 | 297,24 |
6 | 52,31 | 313,86 |
9 | 36,72 | 330,51 |
12 | 28,92 | 347,10 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 272,00 | 272,00 |
3 | 99,08 | 297,24 |
6 | 52,31 | 313,86 |
9 | 36,72 | 330,51 |
12 | 28,92 | 347,10 |
Taksit Sayısı | Taksit tutarı | Genel Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 272,00 | 272,00 |
3 | - | - |
6 | - | - |
9 | - | - |
12 | - | - |
Türk milleti tarihin bilinen ilk devirlerinden itibaren büyük devletler kurup geniş coğrafyalara hükmetmişlerdir. Kurdukları devletler ve medeniyetlerle tarihin akışını değiştirmişlerdir. Lakin Batılı Türkologlara göre; Türkler göçebe bir millettir. Türkler ömürlerini at sırtında ve keçeden çadırlarda geçirmişlerdir. Türkler tarafından kurulmuş yerleşik bir medeniyet yoktur. Hâlbuki arkeolojik kazılarda bulunan maddi kültür öğeleri bunun aksini göstermektedir. Kazılarda ortaya çıkarılan metal eşyalar, bu eşyaların yapımındaki ustalık, Türklerin yerleşik medeniyete sahip bir millet olduğunun delillerinden biridir.
Türklerin ata yurdu olan Orta Asya’nın merkezinde yer alan Kazakistan, en eski çağlardan itibaren Türk milletin tarih boyunca meydana getirdiği yerleşik medeniyetin örneklerini koynunda saklamaktadır. Günümüze kadar yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen bulgular, Kazakistan coğrafyasında kurulmuş olan yerleşik medeniyetin ne kadar gelişmiş olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu olan yerleşik medeniyet bulgularını Balasagun, Otrar, İsficap, Yesi, Savran, Kumkent, Kültöbe, Ahırtas gibi tarihi şehirlerde gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkarılan kalıntılardan müşahede etmek mümkün. Bu kadar ileri seviyedeki bir medeniyeti göçebe hayat süren, sürekli yer değiştiren bir milletin yapmış olması mümkün değildir. Bu medeniyeti ancak yerleşik hayat süren ve bu hayatta da büyük gelişme kaydetmiş bir millet meydana getirebilir.
Kazakça aslından Türkçeye tercüme etmiş olduğumuz bu eser, Türklerin Orta Asya coğrafyasında oluşturmuş olduğu yerleşik medeniyetin delillerini okuyucularına sunmaktadır. Eser, arkeolog ve tarihçi aynı zamanda albay rütnesinde bir asker olan Prof. Dr. Vahit Hamzaulı ŞALEKENOV’un yıllarca yapmış olduğu tarihi, arkeolojik araştırmaların neticesi olarak kaleme alınmıştır. Eser, Türk milletinin ilk çağlardan itibaren göçebe bir millet değil; yerleşik bir medeniyeti teşkil ettiğini delillerle ispat etmektedir.
“Türklerin Yerleşik Medeniyeti” eser Türk milletinin tarihinin yazılmasında araştırmacılara farklı açıdan yeni bir ışık tutacağı kanaatindeyiz. Bu eserin Türk milletinin tarihinin doğru yazılmasına öncülük edeceğini ümit ediyoruz.
“Türklerin Yerleşik Medeniyeti” adlı eserin yayımlanmasını destekleyen İGÜ Mütevelli Heyet Başkanlığına, İGÜ Rektörlüğüne, İGÜ Yayın Kuruluna ve Türkçeye çevirisinde yardımını esirgemeyen Dr. Aygül ŞENGÜN’e, çevirinin redaktesinde desteklerinden dolayı Prof. Dr. Mustafa KALKAN’a; teşekkürlerimi arz ederim.